Arşiv

Archive for Haziran 2010

İMPLANT ve GERÇEKLER

BU BLOG DAHA AYRINTILI BİR ŞEKİLDE, http://dentalimplantoloji.blogspot.com/ ADRESİNDE YAYINLANMAKTADIR.

Kategoriler:Genel

Estetik Bölgelerde Değerlendirmeler: İmplantla ilgili Risk Faktörleri

Estetik bölgelerde implant tedavisi yapılacağı vakalarda, risk faktörlerinin tedavi öncesinde dikkatlice değerlendirilmesi ve hastaya özel bazı kısıtlamaların tespiti son derece önemlidir. Bir ya da daha fazla local risk faktörünün bulunduğu bazı hastalarda mükemmel bir sonuç alınması her zaman mümkün değildir. Arzulanan sonucun alınamayacağı durumlarda, hastanın mutlaka tedavi öncesinden bilgilendirilmesi gerekir.  Estetik bölgelerde çalışılırken bazı risk faktörlerinin üzerinde özel olarak durmak gerekir.

Bunlar:

1-    Gülme Hattı,

2-    Diş formu,

3-    Yumuşak doku,

4-    Kemik defektleri, ve

5-    Fonksiyondur.

.

Kardiovasküler Hastalıklarda İmplant Tedavisi

Kardiovasküler hastalıklar, sistemik risk faktörü olup dokuların kan gereksinimini direk olarak etkileyebilmektedirler. Bu gibi hastalıklarda ortaya çıkan implant komplikasyonları çoğunlukla hastaların değerlendirilmesine ve tedavi şekline bağlıdır. Myokard enfarktüsü geçirmiş kişilerde implant tedavisine, hastaların stabil hale gelmelerinden en az 6 hafta sonar başlanması önerilmektedir. Bu tip hastalar Aspirin, Plavix ve Coumadin gibi ilaçları birlikte sürekli kullanmaktadırlar. Antikoagulan alan hastalarda, Aspirin ve bazı Nonsteroidal Antienflamatuar ilaçlar (NSAID), cerrahi sonrası kanamayı artırabilmektedirler. Antikoagulan kullanan hastalarda, bu gibi ilaçların kesilmesi, tromboembolik olaylara neden olma riski taşımaktadır. Genel olarak, INR değerinin (International Normalized Ratio) 3.5 den daha fazla olması durumunda, hastanın kardiyoloji doktoru ile mutlaka konsülte edilmesi gerekir.

Ancak kardiovasküler hastalıklar, implant başarısızlığına katkıda bulunan bir etken olarak değerlendirilmesi bilimsel olarak doğru değildir.

.

Diabet Hastalarında İmplant Tedavisi

Diabetin implantlar üzerindeki etkileri hep tartışmalı bir konu olmuştur. Bazı çalışmalar, implant başarısının diabette az da olsa, olumsuz yönde etkilendiğini belirtmektedirler(1,2). Ancak, implant başarısızlığı ve komplikasyonların diabetle direk bir ilgisinin olduğunu gösteren herhangi bir kuvvetli bilimsel kanıt yoktur.  Bunun yanında, mikro ve makro vasküler komplikasyonların önemli rol oynadığı ve özellikle doku iyileşmesi ve enfeksiyon üzerinde etkili olduğu bilinmektedir. Bu durumlardaki implant başarısı, birlikte antibiyotik kullanımı ile daha yukarı düzeylere çıkartılabilir. Ancak bu konudaki kararın, klinisyene ait olduğu bilinmelidir. Diabetik hastalarda implant tedavisi yapılacağı zaman üç temel ilkeye bağlı kalınması önemlidir. Bunlar:

1)    Geçmiş ve güncel sistemik anamnezin eksiksiz alınması,

2)    Güncel HbA1c düzeyinin belirlenmesi,

3)    İleri vakalarda, cerrahi girişimin olabildiğince küçük yapılmasıdır.

Genel olarak  diabette risk faktörünü ele alan bilimsel kanıtlar düşük düzeyde olup, çoğunlukla Vaka Sunumu ve Vaka Çalışmaları ile literatürde yer almaktadır.

Kaynaklar:

1 Morris HF, Ochi S, Winkler S. Implant survival in patients with type 2 diabetes: placement to 36 months. Ann Periodontol 2000;5:157-165.

2 Fiorellini JP, Chen PK, Nevins M, Nevins ML. A retrospective study of dental implants in diabetic patients. Int J Periodontics Restorative Dent 2000,20:366-373.

ITI’dan Tüm Dişhekimlerine

ITI, implantla ilgilenen tüm dişhekimlerine, üye olmasalar bile, implant vakalarının sınıflandırılmasını öğrenebilmeleri için hazırlanan SAC Assesment Tool programını ücretsiz olarak hizmete sokmuştur. SAC sınıflandırılması, implant vakalarını BASİT, İLERİ ve KARMAŞIK olarak üç gruba ayırır.

ITI’ın web sayfası www.iti.org da, PUBLICATIONS menüsü altında görülen, SAC Assesment Tool, hekimin elindeki herhangi bir implant vakasını, belli kriterler sorarak, ona hangi sınıfa dahil olduğunu belirten son derece yararlı bir programdır.

İmplantolojide Amaç:

İmplantolojide amaç, asla implant yerleştirmek değildir. Bir diş eksikliği söz konusudur ve amacımız bu diş eksikliğini en iyi şekilde estetik ve fonksiyonel olarak onarmaktır. Yani asıl amacımız bu diş eksikliğine en uygun restorasyonu yapmaktır. Diş eksikliğine yapılacak son restorasyonu, tedavinin başında düşünmeden, çene kemiği içine yerleştirilen implantlar, kimi zaman üzerlerine yapılacak restorasyonlar için ne yazık ki uygun bir alt yapı olmayabiliyorlar. Bir implanta, implant adını verebilmemiz için, üzerinde estetik ve fonksiyonel bir restorasyonun kusursuz bir şekilde hizmet ediyor olması gerekir. Üzerinde estetik ve fonksiyonel bir restorasyonun yapılamadığı durumlarda, implantlar olsa olsa çene kemiği içinde yerleştirilmiş, işe yaramayan silinidirik birer metal parçalarıdır.

Kısacası esas amaç, diş eksikliğinin en uygun ve hatasız bir şekilde giderilmesidir. Bu nedenle implantlar, diş eksikliklerinin giderilmesinde kullanılan birer araçtır.